Beraber İlk Tatilimiz !

     23 Nisan Perşembe günü Türkiye'de resmi tatil ve normalde Nicky'de sadece cumaları izinli. Bu demek oluyor ki toplamda kocaman 2 günlük bir tatil bizi bekliyor. Biz de bu fırsatı iyi değerlendirmek için Amasra'ya 2 günlük bir yolculuğa çıkmaya karar verdik. Ben daha önce bir kaç kez Amasra'ya gitmiştim ama bu gezi hem Nicky için ilk kez Karadeniz'i görmesini sağlayacak bir fırsat oldu hem de beraber ilk tatilimize çıkmış olduk. 

    Bu gezi için biz araç kiraladık. Fakat bu araç kiralama işi hiç de kolay olmadı. Çünkü bir çok profesyonel rent a car firmalarının şubeleri havaalanında. Aracı sadece havaalanından alıp yine oraya bırakmamız gerektiğini belirttiler ki bu bizim için çok zor bir durum. Ankara'da havaalanı şehrin oldukça dışında ve ulaşım hiç de kolay değil. Şehir içinde şubesi olan firmalar da saat 19:00'dan sonra hizmet vermiyorlar. Kısaca 15 kadar firmayla telefonda konuştuktan sonra bir tanesiyle anlaştık ve 22 Nisan akşamı saat 21:30 gibi Kia - Rio marka maviş aracımızı teslim aldık.


     Sabah planladığımız gibi erkenden yola çıkamasak da yolculuğumuz çok eğlenceli geçti. Ankara - Amasra arası yol çok keyifli, hep ormanlık ve bir çok milli park var. Fakat biz yolda durmadık. Mola hakkımızı Safranbolu için sakladık. Neredeyse Mayıs gelmiş olsa da bu yıl hala bahar gelemedi. Biz deniz kenarında tatile gitmeyi planlarken yolda kar yağmaya başladı.




      Maalesef bu gezide fazla kaliteli resimler çekemedim. Çünkü Nicky'nin Nikon marka kamerasını ilk kez elime alıp adam gibi kullanmayı denedim. Tek başıma da başarı konusunda fazla yol kat edemedim. Daha öğrenmem gereken çooook şey var, farkındayım. Bu arada araç hareket ederken düzgün fotoğraf kareleri yakalamak da cidden çok zormuş:)

      Amasra ile Ankara arası neredeyse yol 6 saat sürüyor. Fakat biz yol üzerindeki küçük şirin şehir Safranbolu'da mola verdik. Safranbolu, UNESCO tarafından tarih mirası olarak kabul edilerek koruma altına alınmış bir şehir. Eski şehir merkezi oldukça tarihi, nostaljik konaklarla dolu. 




     Biraz fazla turistik olsa da dürüst olmak gerekirse bana fazla hitap etmedi. Hızlıca yemeğimizi yedik ve "Kaymakamlar Evi" olarak bilinen müzeyi gezdik. Maalesef müze de fazla cılız geldi bana. İçinde hemen hemen hiç eşya olmayan boş bir konaktan ibaret. O dönemin geleneklerini anlatabilmek adına da oldukça ürkütücü heykeller yapmışlar. Aşağıdaki resim de müzede çekilmiştir.  "Kına Gecesi" geleneğini canlandırabilmek adına sergilenen bir örnek.


     Safranbolu'da bir kaç saat geçirdikten sonra da yola heyecanla devam ettik ve yaklaşık 3 saat sonra gün batımında Amasra'ya vardık. Amasra'da sokaklar dar ve park yeri bulmak çok zor. O nedenle pazar yerinin yanındaki parka aracımızı bıraktık ve 1 günlük ücreti peşin ödedik. Otelimize daha doğrusu pansiyonumuza gidip eşyalarımızı bıraktık. Biz Marina Pansiyon'da kaldık. Çünkü daha önceden Amasra'yı bilen arkadaşlarımız bize orasını tavsiye etmişti. Cidden çok temiz ve merkezi bir yer. Odamızdan görünen bu şirin ilçenin manzarası da gerçekten şahaneydi: 


     Hava denize girmek için uygun değildi o nedenle şehirde biraz turladık bir kaç farklı mekanda birer içki içip gün batımını seyrettik. Daha sonrasında da yine bize tavsiye edilen "Mustafa Amcanın Yeri" isimli balık lokantasına gittik. Rezervasyon yaptırmadan mekana gitmeyin derim biz çok şanslıydık ve yine de nispeten konumu iyi sayılabilecek bir masada oturmayı başardık. İnanmazsınız belki ama fiyatları cidden çok uygun bir yer. Rakı (50'lik Yeşil Efe) + 4 çeşit meze + birer porsiyon balık ve meyve tabağı toplamda sadece 130 TL hesap ödedik. 

     Sabah saat 09:30'a kadar uyuduk ve kahvaltıya gittik. Biraz pazarda alışveriş yaptık, teyzelerden fındık ve peynir aldık. Denize karşı keyif yaptık ve geri dönüş yoluna geçtik. Ben biraz tez canlı bir insanım o nedenle şimdiden bir sonraki gezimizi planlamaya başladım bile. Aklımızdan İzmir geçiyor ama bakalım. Ne zaman ve nereye doğru keşfe çıkacağız:)



     Bu arada söylemeden olmaz bu yolculuğumuzda bizlere en çok yardımı dokunan Navigasyon Aysun'a teşekkürler. Onun robotik sesi hep en zor zamanlarda yardımımıza koştu. Nicky'nin telefonuna indirdiği bu faydalı ses bizi sakın yanlız bırakma. 

"Without you we are lost!" 

Yorumlar

Popüler Yayınlar