Şu Zalım Hayatta Bir Halı Yıkamacı Kadar Karakterli Olamadım!















Bu cuma günü - tarihe geçen 15 Temmuz tarihinde - herşeyden bi haber olarak evdeki halıları yıkatmaya verdim. Nereden bilebilirdim ki o cuma tüm cumalardan farklı olacaktı? Neyse karıştırmayayım oralarını. Ben masum şehirli kadın sabahtan aradım Detay Halı Yıkama firmasını ve saat 19:00'da ev adresimden halılarımı almaya geleceklerine söz verdiler. Tabi ki de saat 19:00'da gelmediler, biraz gecikme ve telefonla arayıp hatırlatma sonucunca 19:20'de 2 adam kapımı çaldı.

Hemen kendilerini içeri buyur ettim. Ayıp yani öyle kapı önünde adamları niye ayakta dikeyim ki? Sonuçta benim halılarımı yıkayacaklar yani bir bardak suyumu içseler fena mı? Hatta halıları kaldırdım, ayakkabılarınız ile girebilirsiniz, rahat olun derken: 


-Biz içeri girmiyoruz bayan! 

şeklinde kendilerinden net bir açıklama aldım. Hımm bu da iyiymiş. Kim bilir ne tip insanlarla karşılaşıyorlar ki böyle bir karar aldılar. Vardır bir bildikleri dedim ve halılarımı tek tek kapı önüne taşıyarak kendilerine teslim ettim. 1 tane halı + 3 tane yolluk + 1 tane kilim gibi bir şeyi sarılı olarak kendilerine vermemle birlikte kilimi gören genç adam hemen bunun saf yünden el dokuma olduğunu söyleyerek metresine (yalan olmasın) 8 lira mı ne istedi yıkamak için. Tabi ben şok! Ayol Koçtaş'dan 40 TL'ye aldığım kilimin neresi saf yün + el dokuma olabilir ki diye açıklama yapmaya çalışırken:


-Sen bilirsin verme o zaman yıkatmaya bayan!

şeklinde oldukça yerinde bir cevap alıp sustum. O zaman yıkatmaya bu kadar para vereceğime yenisini alırım daha iyi diyerek tabi ki de vermedim kilimimi yıkatmaya. Ama bir kez ben rakam konusu açılınca müşteri olarak boş bulunup fiyat hesaplayacak mısınız diye soruverdim. Tabi ki de amcamız bana:

-Biz fiyat veremiyoruz bayan!

şeklinde karakterli cevabını verdi. Ay yani sonuçta ne bileyim insanım sonuçta kaç para ödeyeceğimi merak ediverdim de sordum. Aaaa çok ayıp, cıss bana da o zaman acaba metresini hesaplasalar da ben kafamdan TL ederini çarpsam - bulsam diye geçirdim. Nasıl kafam ama zehir gibiyim mübarek. Hemen mevzuya girerekten kaç metredir yaklaşık bu teslim ettiklerim diye sordum. Tabi ki de hemen:

-Biz metre hesaplayamıyoruz bayan!

diye yapıştırdı mı amca cevabını. Ben peki diyip susarken de elindeki teslim fişine 4 parçadır yazdı, bitirdi işini gitti. Resmen imrendim ulan adamlara. Hiç öyle mırın kırın etmiyorlar. Cevapları net. Patron bilir, ustalar baksın gibi doambaçlı yollara sapmıyorlar. Şu hayatta hiç öyle olamadım. Hep kendimdem, becerilerimden, zevklerimden ve sınırlarımdan şüphe duyarak esnetilmiş cevaplarımla yaşıyormuşum. Kafama bir anda dank etti, içim acıdı!

Zaten o gece sonrasında da "teşebbüs" yaşandığı için bu mevzuda kaynadı gitti!

Yorumlar

Popüler Yayınlar